BUYRUN..

HOŞ GELDİNİZ :) ARKANIZA YASLANIN VE TADINI ÇIKARIN..

18 Ocak 2013 Cuma

BANA GÖRE ATLANTİS 

Çok uzun yıllar önce, dünya da insanlar yaşarmış. Bu insanların ne renk olduğu, ne ırk olduğu önemli değil. Savaş o zamana kadar hiç olmamış.  Şimdiki gibi yüksek binalar da yokmuş o zamanlar.

Alabildiğine yeşilmiş toprak ana, deniz berrak mavi.Güneş o zamanlar daha parlak görünürmüş insanların gözüne. Bulutların beyazlığını hayal bile edemezsiniz.Yağmur yağdığı zaman toprak ana en güzel parfümlerini sıkmış bir kadın gibi  kokarmış.

Dediğim gibi o zamana kadar hiç savaşmamıştı insanoğlu. O kadar ileri teknolojiye sahiptiler ki, şimdiki dünya insanı ilkel kalır yanında. hem o zaman kıtalar da ayrı değil bir bütündü. Tüm teknoloji her ırktan insanlar arasında tartışılır, görüşülür, paylaşılır ve kabul edilirdi o zamanlar.

Hatta inanmazsınız , diğer gezegenlerden bile ziyarete gelirmiş diğer canlılar. Bu mutluluğun sırrını anlamaya çalışırlarmış.İnsanlarla konuşurlar, sorular sorarlar, öğrenirler, öğretirlermiş. Hiç korkmazlarmış birbirinden, kimsenin karısında,kızında kalmazmış bir diğerinin gözü. İşte o zaman yaşanan aşklar şimdiki aşklara benzemezmiş. Aşk sadece insana olan aşk değilmiş, doğaya da aşık olurlarmış, toprağa da, ağaçlara da, Tanrıya da..

Birbirini övmezler, yermezlermiş. Düşeni bir diğeri kaldırır yardım edermiş. O kadar güzelmiş ki dünyadaki hayat diğer gezegenler arasında kıskançlığa neden olmaya başlamış. İnsanlardan nefret edenler bile olmaya başlamış.

Bir gezegen varmış ki evrenin en uzak köşesindeymiş. Evrende  GRİ GEZEGEN adıyla bilinirmiş. Havası her gün bulutlu hatta çoğu zaman sisliymiş. Bu nedenle güneş ışığını göremeyen bitkiler ne büyür ne de meyve verirmiş. Toprak balçıktanmış.Halkı kendi arasında sürekli bir tartışma halindeymiş. İsyanlar başlamış. Gri gezegenin insanları da dünya insanlarına benzermiş. Sadece güneş ışığını görmediği için vücutları cansız, halsız, aşırı beyaz tenliymiş.

Bir gün Dünya insanlarına haberci göndermişler. Dünyada yaşamak istediklerini, gerekirse zor kullanacaklarını   bildirmişler. Dünya insanları bir toplantı düzenlemiş.Kimisi birlikte yaşayabilcekleri taktirde kabul edeceğini söylerken, kimileri de bunu asla kabul etmeyeceğini sölemiş.Böylece aralarında ilk fikir ayrılığı çıkmış. Sarı ile kırmızı , siyah ile beyaz  ayrı 2 gruba dönüşüvermiş bir anda. Öyle ki arada kalanlar da bir grup secmek zorunda kalmış.

Gri gezegen ordusuyla gelmiş. Dünyalı insanlar kabul etmeyenlerin kurduğu küçük bir ordu ile karşılamış onları. Siyah ile beyazlar uzaktan olacakları izliyorlarmış. Griler saldırmış ,Dünyalılar saldırmış. Griler vurmuş, Dünyalılar vurmuş. Bir onlardan bir bizden derken , Öyle bir sarsıntı olmuş ki hiç bir depremle kıyaslanamaz.

Bu öyle bir sarsıntıymış ki üzerinde bulundukları toprak parçalanmaya başlamış. Bir sürü uçurum oluşmuş bir anda etraflarında. Kimse bir şey anlayamadan yer kabuğunda öyle bir delik açılmış ki, savaşanlar kaçamadan o delikten hızlı bir şekilde düşmeye başlamıslar. Düşmüşler düşmüşler düşmüşler... 5 GÜN 6 GECE boyunca dibini göremedikleri karanlığın içine doğru düşmüşler.  Sonunda; berrak deniz yutmuş hepsini. Kaçamamış hiçbiri. Siyah ve beyazlar da kurtaramamış onları.

 Kıtalar ayrılmış senelerce sürüklenmiş birbirinden bağımsızca.Kim hangi kıtanın üzerinde kalmıs ise o da sürüklenmiş . O günden bu güne bir sürü ırk oluşmuş, bu ırklar aile kurmus, o aileler milleti oluşturmuş, o millet devleti oluşturmuş. Peki ya sonra?..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder