Neden hep korkardık ki?.Bunun için çocukluğuma indim ve bir takım cevaplar buldum.
Doktorum; pahalı, güzel ve bir o kadar da uzun zincirli altın saatini gözümün önünde bir sağa bir sola sallıyordu.. "Uyuyorsuunn, göz kapakların ağırlaşıyorr.. Uyuyorsun, uyuyorsun..." Uyuyordum .. Ya da uyanıktım.. Ya da öyle bir şey işte..
Annemi görüyordum karşımda, küçük bir kız çocuğunun saçlarıyla oynuyordu. Hemen o sümüklü böceği tanıdım, o bendim. ( Yani fotoğraflardan daha önce tanışmıştık birbirimizle.) Minik kaybakam kapıyı işaret ediyordu şişko parmaklarıyla, annem de işaret ettiği yöne bakıyordu. " Ne var annem orda, bişey yok. ". Koca göbekli şey kapıya doğru ilerledi, kapıyı minik parmaklarıyla açtı.. Annem hemen salona çıkıp ışığı kapattı, sonra yine minik bebeğin arkasındaki kanepeye oturdu; "Gitme bak karaklık.. Koş koş koş yanıma, öcüler kapar senii. Ayyy. Kaç kaç..".
Minin bebek " agu mi laly lilolsksdksk..." anlamını bilmediğim bebekçe konuşuyordu elleriyle de "Hani yok? " işareti yapıyordu. Annem aldı onu kucağına öptü öptü öptü, totosuna vurdu, sarıldı, öptü öptü, bi de şişko kolundan hafif bir ısırık aldı..( Tevekkeli o yüzden ben böyle acayip bir şey olmuşum .)
Sonra birden zaman, mekan, insanlar değişti. Başka bir yerlerdeyim, başka bir çocuk babamla oturuyor. O da benim hemen tanıdım. Babam 4-5 yaşlarındaki çocuğa resim çizdirmeye çalışıyor. " Yüzüme değil kızım, kağıda bak." diyor, salak kız hala onun yüzüne bakıyor. "La havle . Kızım hadi bakalım kafasını çiz bebeğin..". Kız da çiziyor birşeyler ama kafa mafa değil , eminim. Babam odadan çıkıyor, kız kağıdı karalıyor, karalıyor ta ki kalemin ucu kırılana kadar. Babam odaya geliyor, " Salak bu kız ya.. Ne yaptın sen. Aman ben senle uğraşamam, git anan uğraşsın seninle..Belgiiiiiinn. ". ( Adam haklı. Ben olsam çoktan dövmüştüm kızı diye düşünüyorum.). Annem geliyor, " Ne oldu?. Niye karaladın kızım?"... Kaybakam ; " Bak bebek çizdim çiçek topluyo..".. Annem ; " Ne bebeği öcü çizmişsin sen.. Bir daha öyle defter karalamak yok. Yoksa o öcü oradan çıkar seni yeerrrr.. " Kız başıyla onaylıyor.
Şu anda sınıftayım. Kendimi hemen buluyorum; en arka sıradaki sümüklü çocuğun yanında. Hani şu yan tarafında silgi yiyen çocuk var ya.. Bir de ön tarafta da doğuştan parmağı olmayan çocuk var. Bir de en yakın arkadaşı da geçen gün ağlarken altına işemişti, o kız benimle konuşuyor ben de dinliyorum. Öğretmen geliyor, herkes ayakta. Oturunca hoca hemen beni gözüne kestirmiş, sert sert bana bakıyor görüyorum. Ama ben görüyorum salak kaybakam görmüyor. O hala melek öğretmenini çoookkk seviyorr.. Sınıfta herkes birbiriyle konuşuyor (ben hariç). Ben başımı öne eğmiş susuyorum. Arada saçımı çeken sümüklü çocuğa sert sert bakıyorum o kadar. Duygu karşıdan bana el sallıyor, ben de ona gülümsüyorum. ( Hoca hiç bizi yan yana oturtmazdı. Beni arkaya atar, onu da en öne alırdı. İlk okulda hiiç öne oturmadım.)
Duygu silgi istiyor benden ben de vermek için ayağa kalkıyorum. Hoca bunu görüyor. Ben hocanın yüzündeki zafer işaretini görüyorum ama salak kaybakam görmüyor. Öyle bir tokat geliyor ki, herkes susuyor. Hoca da ders anlatmaya başlıyor. Bu gün de günlük dayağımı yedim vesselam.
Babaannemin yanında uyurken görüyorum kendimi, saçlarım kısacık, erkek gibi. Anlaşılan yine bitlenmişim. Uyanıyorum, babaannem uyuyor. Yastığın altından makası çıkarıyorum, babaannem hala uyuyor. Başlıyorum babaannemin saçlarını kesmeye..( Hemde dibden kesiyorum haa..Allah beni napmasın..:(..) Kestiğim saçları yastığın altına koyuyorum...( Mal yaa.. Bari delilleri yok et..).
Sabah hepimiz çığlık sesiyle uyanıyoruz, babaannem ağlıyor. " Saçlarımm...saçlarım dökülmüş.. kanser olmuşum..". Herkes telaşlı, minik kaybakam uzaktan sadece seyrediyor. Ve annem " Dökülmemiş, kesilmişş..!".. Bana bakıyorlar.. "Allah'ım ne olur yastığı kaldırmasınlar "diye dua ediyorum. Annem yastığı kaldırıyor. Bir güzeeelll dayak yiyorum.. " Bak kaybakam, bir daha eline makası aldığını, babaannenin saçını kestiğini göreyim seni evdeki hayaletlere veririm.. Bir daha da asla geri gelemessin..".. Kaybakam başıyla onaylıyor..
Tv izliyoruz kardeşlerimle. Oğulcan yerde uzanmış, Yiğit kanepede..Canım sıkılıyor.. " Oğulcan vurma oğulcan.. ahh aahhh...Kolum kolum.. Anne yaa..." diye bağırmaya başlıyorum.. Oğulcan şokta; "Ben vurmadım ki?"... Annem mutfaktan sesleniyor; "Yapma Oğulcan ablanaaa...".. ( Bende sinsi bir gülüş.. hihihih)
Tekrar; "Oğulcan parmağım .. ahh.. tamam yaa yeter artık .. duur yapma...Anneeee....!"..Annem ; "Yapma oğlum ablana . Bak bir daha duyarsam fena olur.."..( Gülüyorum. Oğulcan sinirli..).. Yine bağırmaya başlıyorum, bu sefer oğulcan sinirlenip üzerime atlıyor.. Annem bağırış sesimi duyuyor, odaya geliyor, Oğulcan'ı bana vururken görüyor.. Onu bir güzel dövüyor. Oğulcan ağlıyor, kaybakam gülüyor..
Uyanıyorum, doktorun yüzünü görüyorum..
"Çocukluğuna indin mi? Ne gördün ?" diyor, "Hiiiççç" diyorum.. Kahkaha atarak ofisten çıkıyorum, doktor şaşkın şaşkın arkamdan bakıyor..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder