"Annemi kıramam" dedi Kaybakam. Annesi onun için her şeydi. Ne istese yapabilirdi annesi için. Zaten kimse onlara önem vermiyordu ki şu yalancı dünyada. İki kimsesiz hayalet dolanıp duruyorlardı annesi ile etrafı.
Küçük gösteriler yaparak para kazanıyorlardı. Annesi küçük küllük gibi bir şeyin içinde yaşayan bir hayaletti. Gazino gibi bir yerde annesiyle sihirbazlık gösterileri yapıyorlardı. Kaybakam da bir hayaletti ama annesi gibi küllükte yaşamıyordu. O Normal insanlar gibi yürüyordu, konusuyordu. Uçabildiği de söylenemezdi. Daha çok gösteriyi annesi yapıyordu anlayacağınız, öyle para kazanıyorlardı.
İnsanlar korkmuyor muydu? diyeceksin. Korkmuyordu efendim, bunlar kendi halinde hayaletcikler. Kime ne zararları var. Hem ölüden değil diriden kork demiş atalarımız unutma. Nerede kalmıştık, heh..
Bir gün kaybakam gönlünü bir faniye kaptırmış.. Hem de ne fani.. Ama o bir hayalet ki elden ne gelir. Gösteri sırasında çocukla göz göze gelmemek için elinden geleni yapmış. Ama kader bu ya, bir oyun etmiş yakalamış onun gözlerini, genç adamın yüreğine bağlamış.
Gösteriden sonra kaybakam her zamanki gibi yıkık dökük evlerine gidecekken, bu genç adam önlerini kesmiş. "Merhaba " demiş. Kaybakam: "Merhaba" demiş ama sesini kendisi bile duymamış. " Bir şeyler içmek ister misiniz?" demiş genç adam, "Olur" demiş kaybakam.. Birlikte bir cafeye oturup konuşmaya başlamışlar:
" Adın ne?"
"Kaybakam. Ya senin?"
" Sadık. İlk defa izledim gösterinizi, bunu nasıl yapabiliyorsunuz?"
"Şeyy.. Biz.. Yani annem ve ben.. Ölüyüzz"
" Biliyorum. Bu çok üzücü. Ne zaman öldünüz?"
" Bilmiyorum. Hatırlamıyorum. Çok hastalanmıştım. Annemi görmeye başladığımdan beri ölüyüm sanırım."
" Anladım. Ne denir bilmem ki?. Başınız sağolsun ." demiş genç ve ikisi de kahkaha atmaya başlamışlar. Sanırım bu iki iyi arkadaş olduklaı günmüş.
Gel zaman , git zaman genç adam da kaybakama aşık olmuş.. İkisi de birbirine itiraf edemeseler de, adını koyamasalar da bunu bir şekilde belli ediyorlarmış. O kadar belli oluyormuş ki kaybakamın annesi de bu durumu fark etmiş.
" Neler oluyor kaybakam bu adamla böyle?"
"Anne biz sadece arkadaşız. Bir şey olduğu yok.."
" Seni kullanmaya çalısıyo o çocuk. Ya başına kötü bir şey gelirse."
" Anne ölümden kötüsü daha ne olabilir?"
" Olmaz kaybakam, görüşmeyeceksin"
"Ama..."
" Bu konu burada kapandı. Hem çok büyük bir gazinodan çok büyük bir teklif aldım. İlk gösteriye sen çıkacaksın.. "
" Anne ben uçamıyorum ki?"
" Uçabilirsin. Ben sana öğreteceğim o gün.."
" Nasıl?"
" Bir bidon benzin içip, yanan bir kibrit yutacaksın. Hem o zaman tam bir hayalete dönersin bari. Böyle fani gibi ortalarda dolaşmazsın. Anlayamıyorum ki sen nasıl bir hayaletsin ki duvardan geçemiyorsun, uçamıyorsun, yemek yiyorsun, bişiler içiyorsun?"
" Bilmiyorum. Hem belki ölmemişimdir?"
" Öldün kızım sen . Ben gözlerimle gördüm?"
" Nasıl öldüm peki?"
" Orasını karıştırma sen. O gösteriye çık , o zaman şüphen de kalmaz zaten."
Gösteri günü geldiğinde kaybakam korkuyormuş. Ölü insan ölümden korkar mı?. Ama annesi?. Annei yalan söyleyecek değil ya. Ama ya ölü değilsem?. Bunun geri dönüşü de yok. Sadık.. Keşke ölmeden önce seni tanısaydım.
Sahneye çıktığında vücudunun titrediğini herkes görebiliyormuş. Ama kimin umrunda. Ölü o.
Yürümüş , yürümüş , yürümüş sahnenin ortasındaki benzin bidonunun yanına kadar. Arkasına bakmış, annesi " Hadi.." der gibi işaretler yapıyormuş.
Bir bidon benzini yerinden kaldırdığında bir de onun sesini duymuş; "Yapma !".. Herkes sesin geldiği yöne bakmaya başlamış. " Sen ölü değilsin, yapma". Kaybakam ne diyeceğini şaşırmış, " Nasıl yani?. Ben..?" Olduğu yere yığılmış kaybakam, etraf kararmış..
Gözlerini açtığında, bir hastane odasında , temiz bir yatakda uyuyormuş. İlk defa bu kadar rahat uyuduğunu fark etmiş. "Keşke annem de yanımda olsa" diye iç geçirirken, bir hışımla yataktan kalkıp, annesinin yaşadığı küllüğü aramaya başlamış.
Ağlarken kaybakam, genç bir doktor içeri girmiş. Kaybakam ; "Sadık?" demiş kolunda bir acı hissetmiş. Arkasını döndüğünde bir kadınla gözgöze gelmiş, son gördüğü gözlerde bu gözler olmuş..
Kendine geldiğinde doktor başında bekliyormuş. Kollarını oynatmaya çalışsada, gözlerini bile açık tutacak halinin kalmadığını fark etmiş. "Neden ben buradayım?" demiş kaybakam.
" Günaydın Kaybakam. Beni hatırladın mı ? Ben senin dostunum. Aynı zamanda bir doktor. Seni kurtarmak için, ne zamandır seni takip ediyordum?.
" Anlamadım" demiş kaybakam, " Beni kimden kurtarmaya çalışıyordunuz?"
" Nasıl söylesem bilemiyorum kaybakam, ama sen hastasın. Psikolojik olarak tedavi görmen gerekiyor."
" Ne hastası, ölüler hastalanmaz ki."
" Sorun da bu ya, sen ölü değilsin kaybakam."
Kaybakamın gözleri fal taşı gibi açılmış.
" Ama annem..."
" Annen diye gördüğünü söylediğin hayaleti bir tek sen görüyorsun. Başka kims görmüyor."
" Nasıl olur? yaptığımız gösteriler?"
" Kaldığın yıkık evi hatırlıyor musun? O evin bahçesinde tek başına yapıyorsun o gösterileri. "
" Ama seyirciler?"
" Seni kimse seyretmiyor, ama sen olmayan kimseleri görebiliyorsun."
" Ama biz para kazanıyorduk.."
" Para dediğin gazete kağıtları aslında. Evet onlarla alışveriş yapıyorsun, çünkü mahalledeki esnaf seni tanıyor, evsiz, işsiz ve hasta olduğun için istediğin, ihtiyacın olan her şeyi sana veriyorlardı."
Tüm bunları bir an düşünmüş kaybakam.. Gerçekten de bu yaşadıkları kaybakamın hayal gücü olabilir miydi?. " Peki.." dedi kaybakam, " Benim hastalığım ne?". Doktor onun güzel yüzünü avuçları arasına aldı ve hafif gülümsedi, "ŞİZOFREN."
Kaybakam şizofren ne demek bilmiyordu, heralde grip gibi bir şey olsa gerek diye düşündü. İlaç kullanıp geçirebileceği bir şey. Hastalığına takılmamıştı aslında o, sanırım küllükte yaşayan annesini özlüyordu. Keşke hayalet de olsa bir annesi olsaydı.
Uzun bir süre tedavi olan kaybakam, Yakışıklı doktorla evlendi. Ne derseniz deyin gönül bu..:). Hem her şey istediği gibi devam ediyordu. Kocasına söylemese de annesini görmeye devam ediyordu. Bu şekilde onu hep yanında hissediyordu. Her şey olması gerektiği gibi devam ediyordu.
Onlar erdi muradına, darısı hepimizin başına ;) ;P :D...
Bu hikayede mutlu sonla bitti :D Hep mutlu sonla bitsin yahu . Bu arada çok güzel olmuş efendim. Teprikler
YanıtlaSilÇok hoş bir hikaye olmuş
YanıtlaSil